Eylül Esintisi - 2025 Yılını Uğurlarken

2025 Yılını Uğurlarken

Merhaba Sevgili Okur,

Yeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız şu günlerde gelin sizinle son bir yıl içinde yer küremizde neler yaşandığını hatırlamaya çalışalım. Önce ülkemizden birkaç örnek verelim sonra dünyada öne çıkan olaylara bir bakalım.

Yangınlar; kendini ağaçların soyundan gören biri olarak kuşkusuz önceliğim orman yangınları. Bir ağacın hoyratça budanması veya acımasızca kesilmesi içimi sızlatmaya yeterken ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde çıkarılan büyük çaplı orman yangınları beni perişan etti.

Yaz mevsimi adeta yangın mevsimi olup çıktı. Ormanlar zararlı radyo manyetik dalgaları tutup insanları koruduğu için yaşama düşman olanlar tarafından her yıl lazerle de ateşe veriliyor ve kimse buna dur diyemiyor.

 

Börtü böcekten kuşlara, ehlisinden vahşisine kadar pek çok hayvanın yuvası olan ormanların içindeki canlılarla birlikte ateşe verilmesi ekolojik dengeyi de bozduğundan doğa geri dönüşü zor bir kısır döngü içine sokuluyor.

Dünyayı ateşe veren Neron’ların yanı sıra bir canlıyı kurtarmanın sevinci yüzünde ışıldayan naif insanların varlığı bu cangıl cehenneminde yüreğimize bir nebze de olsa su serpti. İyi ki varlar, dünya bu iyi yürekli insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor…

  

Kartalkaya Otel Yangını: 21 Ocak 2025 tarihinde Kartalkaya Grand Kartal Otelinde meydana gelen yangında 78 kişi hayatını kaybetti 133 kişi de yaralandı. Yaşanan felaket sonrası görüldü ki otelde ne yangın merdiveni ne de lüks otel standartları mevcuttu. Bir dizi ihmal ve insafsızlık zinciri nedeniyle onca insana tatil yapma niyetiyle gittikleri otel mezar oldu.

 

Türkiye’de hiçbir kurum ve kuruluşta sorumluluk diye bir anlayış kalmadığından tüm sorumlu birimler suçu birbirinin üzerine attı. Otel sahibi dahil 11 kişi için müebbet hapis kararı çıktı. Davada otel sahibi, Kültür ve Turizm Bakanlığını suçladı. Bakanlık da suçu üstlenmedi ve ülkede istifa eden bir kişi bile çıkmadı.

Pikachu; Onu unutmak ne mümkün! 783 hayali Pokemon karakteri içindeki Pika türünden çıkmış bir Pokemon olduğu belirtilen Pikachu sevimli görünümüyle sadece ülke gündemine değil dünya gündemine de oturdu ve izleyenleri gülmekten kırıp geçirdi. Pikachu yabancı haber ajanslarının en çok tıklanan haberleri arasına girdi ve sosyal medyada fenomen olup çıktı.

 

Gösterilere katılan Pikachu’yu güvenlik ekipleri kovaladı ve üzerine su sıktı. Bu zorlu süreçte Pikachu kimsenin başaramadığı bir şeyi başardı ve bir an için de olsa çektiğimiz sıkıntıyı bize unutturdu. Sen çok yaşa emi Pikachu!

 

Alman sosyal medyasından;

“Bunu dünyada kimseye anlatamazsın yoldaş Pikachu tutuklandı (Das kannst du niemanden auf dieser Welt erklaren. Man hat genosse Pikachu verhaftet)”

CHP’nin ülke geneline yaydığı miting ve protestolar insanların üzerine çöken ölü toprağını silkeleyerek demokrasi rüzgarları esmesine neden oldu. Gençler başta olmak üzere insanlar sokaklara döküldü.

İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin gösterilere set çeken güvenlik barajını yıkıp meydanlara akması ülkede siyasi iklimin değişeceği yolunda umutlarımızı yeşertse de beklenen bahar bu yıl da gelmedi.

Sadece Belediye yöneticileri değil ülkemizdeki haksızlık ve hukuksuzluk karşında en yasal protesto hakkını kullanan gençlerimizin de pek çoğu tutuklanıp hapse atıldı. Gençler yılmadı ve dayandı. Ortak görüşlerini şu şekilde dile getirdiler; “geleceğimizi çaldılar, kaybedecek neyimiz kaldı ki!”

O günlere dair hafızamızda yer eden şeylerin başında gençlerin şahlanması ve yaratıcılıklarını farklı şekillerde sergilemeleri oldu. Güvenlik kuvvetlerinin önünde dönerek dans eden gaz maskeli derviş görülmeye değerdi…

 

Milletçe bizi çok üzen ve tepkimizi çeken bir vaka da yaşandı. Bir güvenlik görevlisinin Türk bayrağı kuşanmış gence savurduğu tekme unutulmadı.

Bu hakareti bir Türk polisin yapacağına kimse inanamadı ama yüzü kapalı olan ve üzerinde sicil numarası bulunmayan bu zatın kim olduğu ortaya çıkarılmadığından kafamızda rahatsız edici bir soru işareti olarak kaldı.

Teknolojik üstünlük ve istihbarat zaafı: bütün dünya, Orta-doğuda cep telefonları ile bir anda mısır gibi patlatılan insanların ölümüne tanık oldu. Orta doğu bir yandan yaşamı dini hurafelere boğarken diğer yandan elinden düşürmediği Batı icadı telefonlarla gafil avlandı.

Hemen akabinde İran’da yaşanan istihbarat zaafı sonucu önemli görevlerde bulunan pek çok görevli nokta atışıyla gizlendikleri yerde sinek gibi avlandı.

Dini dogmalarla devlet yönetenler, hala akıl ve bilimi rehber edinmeyenler bu Emperyalist + Siyonist cephenin elindeki süper teknolojiyle nasıl rekabet edecek?

Öyle görünüyor ki Orta-doğuda siyasal İslamcılık bitmeden ne gözyaşı ne kan akışı durur ne de bir milim ileri gidebilir.

Gazze’de soykırım: Israil’in “vadedilmiş kutsal topraklar” histerisi, uygar batının gözleri önünde Filistin’de çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden sivil halkın katliamına yol açtı. Avrupa başta olmak üzere tüm insanlık sınıfta kaldı.

 

Filistin halkı soykırıma uğradığı gibi her türlü yiyecek, içecek ve giyecek yardımı da Israil tarafından engellendi. Küresel “Sumud Filosu” Gazze’ye yardım için yola çıktı ve İsrail’in engellemesiyle karşılaştı. Dünyanın uyuşmuş izleyici kitlesi bu vahşeti korku filmi gibi izlerken insani duygularını yitirmemiş bir avuç insan evladı İsrail kuşatmasına rağmen Gazze’ye yardım ulaştırmayı başardı.

Bu eylem sonrası gelen tepkiler üzerine kâğıt üzerinde ateşkes ilan edilse de, dünyanın gözü önünde barış şovu sergilense de İsrail, Filistin halkına saldırmayı ve kan akıtmayı sürdürdü.

Eylül Esintisi olarak mümkün olabildiğince yaşadığımız çağa tanıklık etme gayretindeyiz. Aslında hepimiz yaşadığımız çağdan sorumluyuz. Eğer yarınlara iyi bir şeyler kalsın istiyorsak “balık hafızalı” insanlar olmaktan sakınmamız gerekiyor.

Temennimiz 2026 yılının ülkemizde ve tüm dünyada daha uygar daha insani yaşanması. Ancak biz ne kadar iyi temennilerde bulunursak bulunalım ne ülkemizden ne de dünyadan üzüntü ve öfke uyandıran olayların eksik olmayacağını bilecek kadar da gerçekçiyiz.

İnsanların çoğu evrimini tamamlayamadığından insanlık ha bire bir adım ileri iki adım geri faslında dönüp duruyor. Bu çemberin dışına çıkabilen insan sayısı çok kısıtlı olduğundan ne yazık ki onların gücü de tüm insanlığı kurtarmaya yetmiyor.

2025 yılını Yaşar Kemal ile noktalayalım;

“İnsanlık öldü mü? dedim

Yok dedi. Ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?”

“Nerede kaldı acaba?”

Sahi, nerede kaldı dersiniz?

Kaynakça;

1) Nazan Öngiden- 2025 yılı olayları özel ajandası

2) Yaşar Kemal- Kuşlar da Gitti

    

 

ÖNCEKİ YAZI Bir “Ben Yaparım” Öyküsü SONRAKİ YAZI
2025 Yılını Uğurlarken
2025 Yılını Uğurlarken
05.12.2025 11:57:22
Hayatta Doğru Öğretmene Rastlamak Büyük Şanstır
Hayatta Doğru Öğretmene Rastlamak Büyük Şanstır
24.11.2025 11:10:01
Ya Hu
Ya Hu
22.11.2025 10:14:55
Yorum Yazın