Alafranga Kahve Pişirme Yöntemleri ve Gereçleri
Doğudan Batıya yolculuğunda kahvenin adıyla birlikte pişirme tarzı ve çeşidi de değişime uğramıştır. Araplar kahveye “kahva” derken, Türkler biraz daha incelterek “kahve”, Fransızlar ise “kafe” derler.
Kahvenin hazırlanması başlangıçta eski usuldedir. Kahve çekirdekleri kavrulur, havanlarda dövülür, cezvede su ile kaynatıldıktan sonra telvesiyle birlikte minik kulpsuz fincanlarda ikram edilir.
Telvesiz bir şekilde hazırlanan süzme kahvenin ilk kez 1685 yılında Polonya asıllı Franz Georg Kolschitzky’nin Viyana’ da açtığı kahvehanede servis edildiği belirtilir. Bu kahvehanede kahveye sonradan süt ve bal da katılır. Böylece Viyana kahvesi (Wiener Kaffehaus) kültürü Avrupa’da yaygınlaşmaya başlar.
Kahvenin verdiği keyfi uzatmak ve kafein etkisini, rengini, kokusunu beş duyumuzla daha iyi hissedebilmek için çeşitli pişirme yöntemleri geliştirilir. Böylece kahve pişirmek bir sanata kahve içmek de bir ritüele dönüşür. Genellikle Alafranga kahve pişirmenin 3 temel yöntemi vardır;
1)Filtre yöntemi: öğütülmüş kahve çekirdeklerinin filtre kağıdının veya tel süzgecin içine konularak üzerine 90-95 C derece su dökülerek yapılır. Filtreden süzülen kahve birkaç dakika bekletilerek demlenmesi sağlanır. Cam veya porselen fincanlarda sunulur.
2)Perkülatör (percolator) yöntemi: 1820’lerde geliştirilen bir yöntemdir. Temel ilkesi filtre sistemine benzer perkülatörlerdir yani süzdürme cezvesidir. Bu sistemin 2 türü vardır. Bir türünde altta yanan ateşle haznede kaynayan su bir boru içinden azar azar geçerek çekilmiş kahvenin üzerine akarak süzülür. Diğer yöntem de ise sıkıca kapalı bir kapta kaynayan suyun oluşturduğu basınçla bir kerede kahve üzerinden akarak süzülür.
Birinci tür perkülatörleri geliştirenler Parisli metal ustası Laurens ve Londralı Jones’tir. Gerçek perkülatörler yani sürekli olarak suyun dolaşımını sağlayan makineler 20.yüzyılın başında bir Amerikan buluşu olarak Avrupa kıtasında da yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır.Müdavimleri perkülatörün kahve demlemenin en mükemmel yolu olduğu görüşündedir.
Aslında bu yöntemin kahvenin lezzetini bir miktar azalttığı söylense de dikkatli kullanıldığında bu riskin giderileceği belirtilir. Herşey den önce kahvenin aromasının açığa çıkmasında perkülatörün eline su dökecek başka bir gerecin olmadığı da savunulan görüşler arasındadır.
3) Espresso yöntemi: kaynamış suyun buhar basıncıyla çekilmiş kahvenin içinden süzülmesi ilkesine dayanır. 1906 yılında Milano Fuarında açılan “Caffe Espresso” köşesi yeni bir kahve içme şeklini tüm dünyaya tanıtmıştır. Hızlı yaşam tarzına uygun olarak hızlı kahve pişirme yöntemi oldukça tutunca kahve tüketimi tüm dünyada artmıştır. Böylece günümüzde paslanmaz çelikten üretilen pırıl pırıl espresso makinaları yeni çağdaş yaşamın bir simgesi haline gelmiştir.
Yeni üretim makinelerine taze su katma sistemi ilave edilerek her seferinde 90 C derece kaynamış su espressoya uygun bir şekilde kavrulup çekilmiş kahvenin içinden geçerek özel minik fincanlara akar. Gerek kıvamı gerekse üstünde oluşan köpüğüyle espresso kahvesinin tadı kadar görselliği de etkileyicidir.
Dünden bugüne alafranga kahve pişirme gereçleri:
Kahve 18 yüzyılda infüzyon denilen demleme yöntemiyle yapılmaya başlanır ve bu usulle yapılan kahve kapları semaveri andırır. Semaver tipi kahve pişirme gerecinin çay semaverinden farkı üstüne demlik oturtmak yerine bir bez torba içinde kahvenin semaverin içine sarkıtılmasıdır.
Fotoğrafta Hollanda yapımı küçük pirinç kahve semaveri görülmekte (1)
Gümüş veya farklı metallerden üretilen cezveler ve porselen, cam, seramik gibi kahve kaplarında temel ilke kahvenin üzerine dökülen kaynar suyun süzülmesi ve damlatılması yöntemidir. Bu tür cezveler 19 yüzyılda İngiltere ve Hollanda’da geliştirilip yaygın olarak kullanılmıştır.