Buruk Bir Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
TBMM 23 Nisan 1920 tarihinde açıldı ve Gazi Mustafa Kemal Paşa 24 Nisan 1920 tarihinde meclis başkanı seçilir.
İstanbul’un emperyalist güçlerce işgal edildiği günlerde TBMM aldığı kararlarla tüm dünyaya İstanbul’u işgal etseniz de Türk Milletinin haklı mücadelesini engelleyemeyeceksiniz mesajını verir.
TBMM, Millî Mücadelemizi yönettiği gibi Cumhuriyetimizin de kuruluşunu gerçekleştirir.
Böylece egemenlik saraydan alınıp millete verilir ve Atamızın meclisten duyurduğu egemenlik ilkesi tarihe kaydedilir;
“EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”
Bugün TBMM’nin açılışının 105.yıl dönümü. Bu önemli günü içimiz buruk bir şekilde kutluyoruz.
Bir asır önce sarayın saltanatına son verip egemenliği millete veren meclisten sonra, egemenlik milletten alınarak tek bir zatın eline teslim edilir. Bu nedenle milli egemenliğin asıl sahibi olan millete tekrar geri kazandırılması, ülkemizin yarınları olan çocuklarımıza adil ve aydın bir ülke bırakabilmek hepimizin görevidir.
Sevgili Eylül Esintisi okurları ben bu yazımı hazırladığım esnada merkez üssü Silivri’ye yakın Marmara denizinde 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem çevre illerde de kuvvetli hissedildi.
Bir süredir insanlarda uykuya yatmış “deprem korkusu” yeniden depreşince insanlar sokaklara döküldü. Bir kısım insanlar da İstanbul’dan uzaklaşmak için yollara düştü ve yoğun bir trafik oluştu.
Hemen akabinde deprembilimciler de birbirinden farklı tahminler yapınca kafası karışan insanların psikolojisi iyiden iyiye bozuldu.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi tarihi önemi olan bir günde deprem olmasını manidar bulduğum kadar evde kütüphanemin rafında duran biblo İngiliz Kraliyet Askerinin de o sarsıntıda yere düşüp bacağının kırılması da bana pek manidar geldi…
İster istemez yoksa bu işte bir emperyalist parmağı mı var diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım…
23 Nisan depremi nedeniyle ben de sevgili ailemin ısrarlı çağırılarını kıramadığım için bir süreliğine Marmara-Ereğlisi’ne geçtim.
Bir gün öncesinden evimin iki cephesine de astığım Ay-Yıldızlı bayrağıma selam durup, sırt çantamı alıp yola çıktım.
Aynı günlerde gökyüzünde beliren “gülen yüz” simgesini her ne kadar insanlar hayra yormaya çalıştıysa da bu Venüs-Satürn-Ay birleşimini ben “gülüyoruz ağlanacak halimize” şeklinde yorumladım.
Venüs-Satürn kavuşumu başlı başına travmatik bir kavuşum iken buna bir de “Mars-Plüton” karşıt açısı ile Uranüs-Algol kavuşumu da eklenince bu sert etkileri hayra yormak hiç kolay değil.
Bu olsa olsa tebessümden çok göz yaşı vaat eden bir hizalanma. İçinden geçtiğimiz şu sıkıntılı günleri sadece bu günlerdeki gökyüzü şakası ile değerlendirmek de pek mümkün görünmüyor.
Bu gökyüzü pozisyonunu 28 Şubat’ta 7 gezegen hizalanması, Tam Ay Tutulması ve Kısmi Güneş tutulması ile birlikte “birleşik etkiler” çerçevesinde değerlendirmek resmin bütününü görmeye yardımcı olacaktır (1)
Bu kritik günlerin süresi Eylül ayındaki yılın ikinci tutulmalarına kadar uzayacağından ve ülkemizde her şey misliyle cereyan ettiğinden dikkatli ve tedbirli olmakta yarar vardır.
Hepimize kolay gelsin.
Esenlikle
Dipnot:
(1) bu hususta websitemizde yayınlanan üç yazımıza bakmanızda yarar var;
- Yeniayla Çakışan Gezegen Hizalanması
- Tam Ay Tutulması (Kanlı Ay)
- Kısmi Güneş Tutulması
Yorum Yazın