Eylül Esintisi - GRİP (İNFLUENZA) GÖKTEN YERE İNEN DAVETSİZ BİR MİSAFİR Mİ?

GRİP (İNFLUENZA) GÖKTEN YERE İNEN DAVETSİZ BİR MİSAFİR Mİ?

Halk dilinde "paçavra hastalığı" olarak geçen gripin tanımı ilk kez MÖ. 412 yılında Hipokrat tarafından yapılmıştır. Günümüz Tıp literatüründe bu viral hastalığın adı "İnfluenza" olarak geçer. Latince İnfluentia "yıldızlardan gelen gizli kuvvet" gibi bir anlam barındırır (from the belief that epidemics were due to the ınfluence of the stars) İlk Influeanza salgını 1580 yılında yaşanmış olup kitlesel ölümlere yol açmıştır. 1918 yılında başlayan İspanyol gribinde yaklaşık 100 milyon insan, 1957 yılında Asya gribinde tahmini 1 milyon insan, 1968 yılında Hong Kong gribinde ise yaklaşık 1,5 milyon insanın öldüğü kaydedilmiştir (1)

20.yüzyılın sonlarında yıldız nükleosentez teorisi ile tanınan İngiliz astrofizikçi Sir Fred Hoyle (2) ve Panspermia teorisi ile tanınan Sri Lanka'lı astrobiyolog ve astronom Chandra Wickramasinghe (3) uzaydan dünyamıza bir mikro-organizma akını olduğunu, bunun da yeni hastalıkların oluşmasında etkin rol oynadığı iddiasında bulunur. Bu iki bilim insanının araştırmalarına göre yeryüzündeki salgınların ana kaynağı uzaydan meteorlarla taşınan virüsler ve bu durumla paralellik gösteren Güneş lekeleridir. Kuyrukluyıldızların virüs taşıyan toz zerrecikleri, Güneşteki patlamalar sonucu açığa çıkan enerji boşalımları ile Dünya atmosferinden aşağı inerek yeryüzünde hastalıkların yayılmasına etken olur iddiası bilim çevrelerinde ciddi itiraz ve tartışmalara neden olmuştur. Aynı şekilde Immanuel Velikovsky'nin de savunduğu mikro-organizmaların sabit yıldızlar arası uzayda ışık basıncı ile taşınarak dünyaya ulaştığı fikri de bilim çevrelerince hakir görülmüştür. 2009 yılında bir sempozyumda Stephen Hawking'in sözleri fitili tekrar ateşler;

"Yaşam, yıldız siteminden yıldız sistemine ve gezegenden gezegene meteorlar üzerinde taşınabilir"

Kim bilir belki de Hawking'in sözleri yeryüzünde oluşan yaşamın virüs kaynaklı olabileceği görüşünü içeren Panspermia teorisinin dikkate alınma zamanının geldiğini işaret ediyordur! Bilindiği üzere tüm canlıların temeli karbondur ve benzer moleküler yapı sergiler DNA, RNA, aminoasitler, şekerler,yağlar gibi... Yaşamın olmazsa olmazı olan bu moleküllerin göktaşlarında bulunması, en uç koşullarda bile ortaya çıkabileceği ve yayılabileceği görüşünü destekliyor olamaz mı! Şüphesiz bu astrobiyologların dikkate alarak daha fazla araştırma yapması gereken önemli bir konu.

Hemen her yıl salgına dönüşen İnfluenza tablosuna bir göz atacak olursak, nükleokapsid ve matriks proteinlerine göre A, B, C olarak üç antijenik ve çok sayıda alt tipe ayrılır. İnfluenza A virüsünün en önemli özelliklerinden biri antijenik varyasyon (dönüşüm) yapabilmesidir. İnfluenza A virüsü konak olarak insan, domuz, kuş, at ve deniz memelilerini kullanır. Tüm yaş gruplarını etkiler ve klinik tablo ağır seyreder. İnfluenza B virüsü konak olarak sadece insanları kullanır. Küçük çaplı salgınlara yol açar ve klinik tablo daha hafiftir. Sadece yaşlılar ve yüksek risk grubundakiler için ağır seyredebilir. İnfluenza C virüsü ise insanlar ve domuzları konak olarak kullanır. Salgın yapmaz ve hafif klinik tablo görülür. İnfluenza virüs taşıyan kişilerden solunum yoluyla hapşırma ve tükürük damlacıkları yoluyla virüse duyarlı kişilere bulaşır. Kuluçka süresi 1-3 gün arasında olup, aniden yükselen ateş, kuru öksürük, boğaz ve baş ağrısı, burun tıkanması veya akması, gözlerde sulanma, kas ağrısı ve halsizlik bulguları ile açığa çıkar. İyileşme süresi yaklaşık 1-2 haftadır ancak çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı olanlarda (şeker, kalp, akciğer, aids) beyin iltihabı (meningoensefalit) ve kalp kası iltihabı (miyokardit) yol açarak ölümle sonuçlanabilir. Gene İnfluenzaya duyarlı kişilerde ağır komplikasyonlara yol açabilir, Zatürree'ye çevirebilir. İnfluenzadan korunma ilaç ve aşı yoluyla olur. Aşı hastalığın ağır geçmesini ve komplikasyonları önler. Aşı bir mevsim önceki virüsler temel alınarak hazırlanır. Virüsün antijenik yapısı hızla değiştiğinden aşı yüzde yüz bir koruma sağlamasa da %70 -90 arasında azımsanmayacak ölçüde etkili olur. Aşının 65 yaş üstü olanlar ve influlenzeya yatkın bünyesi bulunan kişilerce yapılmasında çok büyük yarar vardır. Aşı daha ziyade eylül-kasım aylarında yapılmalıdır. Aşı yapıldıktan 6 ile 12 saat sonra ateş, halsizlik ve kas ağrısı gibi yan etkiler görülebilir ve 1-2 gün sürebilir. Nadiren aşırı reaksiyonlara yol açar. Sadece tavuk ve yumurtaya karşı alerjisi olanlar için aşı risk taşır çünkü aşı yumurta içinde hazırlanır. İnfluenzanın iyileşmesinde dinlenme, sağlıklı beslenme, bol su içme kadar, temiz hava ve evlerdeki durgun elektriğin temizlenmesi de bir o kadar önem taşır. Aynı zamanda bu tedbirler İnfluenza'dan korunmada da çok etkilidir. Çağımızda bir yanda virüs ve bakteri orduları, diğer yanda ise ilaç ve aşı sektörleri. Her salgında virüs ve bakterilerin doğasına uygun geliştirilen yeni ilaç ve aşılar... İki sektörünün birbiriyle rekabeti ve kafası karışan insanlar. Dahası virüslerin gökten inmesine bile ihtiyaç duymayan, laboratuar ortamında onları çoğaltıp hayata enjekte eden, insanları kırıp geçiren kötü niyetli manipülatörler. Sağduyunuza güvenip kendiniz için en doğru seçimi yapmak size düşüyor.

Aslında influenza ile ilgili bir yazı hazırlamak hiç gündemimde yoktu fakat peşpeşe gelişen olayların birbiriyle olan ilginç bağlantıları sanki bana bu işe bir el atma vaktinin geldiğini işaret etti. Uzun bir süredir çevremde kol gezen influenza etrafımdakileri birer birer yere sererken benim bir şeyleri sessizce ayakta atlatmam hem de grip aşısı bile olmadan! Sonra Velikovsky üzerinde inceleme yaparken karşıma çıkan virüslerin meteorlarla taşındığı hipotezi ve kısa bir süreliğine karşılaşma fırsatı bulduğum bir hekim arkadaşımın influenza ile ilgili beni bilgilendiren ve aşının önemini vurgulayan konuşması....

"İnfluenza asla hafife alınmamalı, geçiştirilmemeli aksi taktirde son derece tehlikeli komplikasyonlara yol açabilir, hatta ölümcül olabilir."  

Hekim arkadaşımın bu uyarısı günlerce kafamın içinde dolanıp durdu sonunda aradığını buldu! Bir anda zamanda 20 yıl geriye gittim. Nadiren grip olan ben bir ilkbahar günü gribe yakalandım. Antibiyotik tedavisi görmeme rağmen bir türlü iyileşemedim ve her geçen gün daha da kötüye gittim ama gene inatla ayakta kaldım ve deli gibi çalıştım. Sonunda bir sabah yataktan kalkamadım, ayaklarım tutmadı ve hastanelik oldum. Teşhis "Subakut Tiroidit" yani Tiroit bezi iltihabı. Sebebi iyileşmeyen grip ve virüsün tiroit bezine taşınması. Aşırı kilo kaybı ve kan zehirlenmesi aşaması... Çok iyi hekimlerin eline düşmem en büyük şansımdı fakat ben onun farkına varacak durumda olmadığımdan ne kendilerini ne de tavsiyelerini dikkate almadım. Günlerdir benimle birlikte perişan olan ablama dönüp, "çok iyi prof dediğiniz bu mu? Lütfeten boynuma elini sürdü ve doçentine havale etti o da alay eder gibi üç öğün suda eriyen aspirin içeceksin, miden sağlamsa 5 tane alabilirsin dedi. Ben burada ölüyorum o bir aspirin verip savdı başından beni diye serzenişte bulundum. Aspirin tedavisini gayri muntazam uyguladığımdan düzelemedim, bir hafta sonra kontrole gittiğimde doçent dr bir bakışta durumu anladı ve bana çok kızdı;

"sen benim verdiğim tedaviye güvenmedin değil mi, anlaşılan o ki aspirini küçümsedin, o zaman sana kortizonu basıyım gör bakalım bu işin şakası var mı"

Aydım tabii.. Aspirin tedavisini harfiyen uygulayınca mucizevi bir şekilde iyileştim. İlaç kullanmayı hala sevmem ama tek istisnam suda eriyen aspirindir çünkü o can kurtaranım oldu. Belki de influenza virüsü ile olan bu ölümcül mücadelede ben bağışıklık kazandığım için bugün bu kadar dayanaklıyım. Elbette bu bir daha grip olmayacağım anlamına gelmiyor. Hekim arkadaşıma müteşekkirim onun uyarısı beni ölümden dönme anıma bağladı. Ayrıca influenza konusundaki bilgisizliğimi görmemi ve aşı konusundaki ön yargımı da kırmamı sağladı. Dahası inceleme ve araştırma yapmamı, tüm öğrendiklerimi de siz sevgili okuyucularımla paylaşmama vesile oldu.

Sağlıcakla kalın.     

(1) Ölüm oranları yapılan istatistiklere göre bazı farklılıklar göstermektedir.

(2) Sir Fred Hoyle doğum tarihi;24.6.1915/Birleşik Krallık/Ölüm tarihi; 20.8.2001

(3) Chandra Wickramasinge doğum tarihi; 20.1.1939-Kolombiya Sri Lanka/Ölüm tarihi; 15.12.2012

Kaynakça;

1) www.gizemli gerçekler com./ Grip Virüsü Uzaydan mı geliyor?

2) Milliyet Gazetesi- İnfluenza (Grip) Nedir?

3) İsadore Rosenfeld - En İyi Tedavi Yöntemleri- Beyaz Yayınları 2000 yılı

4) www.bilimkurgu kulübü com./ Panspermia Teorisi

5) www.turkcebilgi.com./ Influenza

6) Immanuel Velikovsky - Çarpışan Dünyalar

 

 

 

 

 

ÖNCEKİ YAZI BİR KUŞ OLSAM... SONRAKİ YAZI IMMANUEL VELİKOVSKY'NİN VENÜS TEORİSİ (2)
Bu Fotoğraf Yılın Fotoğrafı Olmalı
Bu Fotoğraf Yılın Fotoğrafı Olmalı
07.02.2025 22:19:35
Hayatın Özü Kendi Kendini Yemesidir
Hayatın Özü Kendi Kendini Yemesidir
11.12.2024 17:25:02
Yine Bir Gülnihal
Yine Bir Gülnihal
07.12.2024 15:12:53
Yorum Yazın